9 Nisan 2015 Perşembe

Kompozisyonlar

Herkese merhaba ^.^

Umarım keyifler yerindedir, harika bir paylaşımla devam edelim...


PENCERE

Bir pencere bakmaya,
Bir pencere duymaya,
Bir pencere yeryüzünün yüreğine ulaşan tıpkı bir kuyu gibi,
Tekrarlanan mavi şefkatin enginlerine açılan,
Yalnızlığın küçücük ellerini,
Cömert yıldızların verdiği gece bahşişi kokularıyla,
Dolduran bir pencere,
Belki de konuk etmek için güneşi şamdan çiçeklerinin gurbetine...
Bir pencere yeter bana...

Oyuncak bebeklerin ülkesinden geliyorum ben
Bir resimli kitap bahçesinde
Kağıt ağaçların gölgesi altından
Toprak yollarında geçip giden
Kurum mevsiminden, kısır aşk ve dostluk deneylerinin
Sıralarında veremli okulların
Alfabelerin soluk harflerinin büyüdüğü yıllardan
Ve kara tahtaya taş sözcüğünü yazar yazmaz çocuklar
Ulu ağaçlardan sığırcıkların çığlık çığlığa kanat çırparak
Uçup gittikleri
O andan
Etobur bitkilerin köklerinden geliyorum ben
Ve hala başım
Dopdolu
Bir deftere toplu iğnelerle
Çakılan
O kelebeğin yabancı sesiyle

Asılınca güvenim adaletin koptu kopacak ipiyle
Ve bütün kentte
Parıldayan ışıklarımın yüreğini parça parça edince onlar
Koyu renk mendiliyle yasanın, bağladıklarında
Aşkımın çocuksu gözlerini
Ve isteğimin acı şakaklarından
Fışkırdığında kan
Yaşamım artık
Hiçbir şey olmadığında, hiçbir şey olmadığında duvar saatinin
Tiktaklarından başka
Anladım birden yolum yok yolum yok yolum yok
Çılgınca sevmekten başka

Bir pencere yeter bana bir tek pencere
Bilince ve bakışa ve suskunluğa
İşte öylesine boy atmış ki ceviz fidanı
Anlatabilir artık genç yapraklarına tüm bir duvarı
Ve sor aynadan
Adını kurtarıcının
Ve işte senden daha yalnız değil mi?
Ayaklarının altında titreyen yeryüzü
Yıkıntı elçiliğini, peygamberler
Kendileriyle birlikte getirmediler mi çağımıza?
Ve yankıları değil mi o kutsal metinlerin
Bu patlamalar art arda
Bu zehirli bulutlar?
Ey dost, ey kardeş, ey herkes !
Yazın tarihini gül soykırımının 
Aya vardığınızda !

Düşler
Ne kadar safsalar o yükseklikten düşer ölürler
Şimdi dört yapraklı bir yoncayı kokluyorum ben
Eski düşüncelerin gömütünce boy atmış yonca,
Ve soruyorum saflığın ve bekleyişin kefeninde toprak olan o kadın,
Gençliğim miydi benim?
Çıkabilecek miyim yeniden o merak merdivenlerinden?
Merhaba diyebilecek miyim o iyi Tanrı'ya çatılarda dolaşan?

Seziyorum zaman geçip gitti artık
Seziyorum an, tarihin yapraklarından benim payıma düşendir,
Seziyorum aldatıcı bir aralıktır bu masa saçlarımla o garip ve kederli
Adamın elleri arasında

Bir şey söyle bana
Teninin tüm sevgisini sana bağışlayan insan
Ne istiyor diri kalma duygusundan başka?
Bir şey söyle bana
Kıyısındayım pencerenin
Ve güneşle bağlantıda ...

Füruğ Ferruhzad

**


Daha güzel resimlerde de görüşmek dileğiyle...

Takipte Kalın






Sevgiler,








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fikrini paylaşırsan çok sevinirim :)